Psikanaliz
Psikanaliz, insanın ruh sağlığının farklı boyutlarını ve aşamalarını inceleyen bir bilim dalıdır. Bu bilim dalı, kişilerin yaşadığı ruhsal sorunlar, psikolojik rahatsızlıklar ve kendi içlerindeki ruhsal arayış süreçleri konusunda oldukça etkili bir tedavi yöntemini içerir. Psikanaliz, “psikanalizin babası” olarak anılan Sigmund Freud tarafından 19. yüzyılın sonlarına doğru geliştirilmiş bir teoridir. Freud, psikolojik rahatsızlıkların çözülmemiş ve bilinçaltında bastırılmış çatışmalar nedeniyle meydana geldiğini savunur. Psikanaliz, tedavi yöntemi olarak konuşmayı temel alan bir psikoterapi tekniğidir. Terapi esnasında hasta için rahat bir ortam oluşturmak önemlidir. Bu rahat ortamda hastadan zihnindeki düşünceleri özgür ve rahat bir biçimde anlatması beklenir. Bu şekilde hastanın sorunları ile bilinçaltında yatan sebepler arasında bir bağ kurmaya çalışılır. Psikanalizin geliştirilmesinden önceki süreçte, kişilerin yaşadığı bazı psikolojik rahatsızlıkların, korkuların ve davranış bozukluklarının mantıklı bir nedeni bulunamadığında, bu tür sorunlara beyinde var olan fiziksel rahatsızlıkların neden olduğu düşünülmekteydi. Ancak Freud ortaya attığı psikanalitik teori ile bu sorunların var olan bilinç ile değil, bilinçten daha önemli olan “bilinçdışı” kavramı ile açıklanabileceğini ileri sürdü.
Bilinç, Ön Bilinç ve Bilinçdışı Kavramları Nedir?
Psikanalizin en önemli kavramı “bilinçdışı” kavramıdır. Bu kavramı anlamak için bilinç ve ön bilinç kavramlarını da anlamak gerekir. Çünkü Freud yaptığı çalışmalar sonucunda insan aklını bilinç, ön bilinç ve bilinçdışı olmak üzere üç kısma ayırdı. Bu ayrımı yaparken insan aklını bir buzdağına benzeterek, buzdağının görünen kısmını bilinç, görünmeyen ama görünenden çok daha büyük bir alanı kapsayan kısmını bilinçdışı ve ikisi arasında kalan kısmı ise ön bilinç olarak nitelendirdi. Freud, bilincin gerçekle uyumlu ve mantıksal düşünceler içerdiğini söyler. Ön bilinçte ise, henüz bilincimize çıkaramadığımız ancak bir çağrışım ile ulaşabildiğimiz yaşantıların olduğu bir alandır. Bilinçdışı ise kişinin henüz farkına varmadığı düşüncelerle dolu bir alandır. Freud, insan psikolojisi için en önemli kısmı, bu henüz bilmediğimiz ve görünenden çok daha fazlası olan bilinçdışı olarak kabul eder.
Freud bu modellemeden sonra, çalışmalarını biraz daha ileriye taşıyarak zihnin daha yapısal bir modelini oluşturmuştur. Bu modelde bilinç, ön bilinç ve bilinçdışı kavramlarına ek olarak “ruh aygıtları” olarak tanımladığı “id, ego ve süper ego” kavramlarını ortaya çıkartmıştır. Freud’a göre bu üç yapı arasındaki çatışmalar kişinin davranışlarını doğrudan etkiler. İd, alt benlik denilen ve daha ilkel olan, kişinin temel fiziksel ihtiyaçlarının karşılanmasını isteyen bölümdür. Süper ego ise üst benliği ifade eden, toplum normlarını, değer yargılarını ve aileden gelen öğretileri içeren bölümdür. Ego ise benlik olarak isimlendirilen, id ve süper ego arasındaki dengeyi sağlayan bölümdür. Freud tüm psikolojik rahatsızlıkların egonun sorunlarla baş edemeyecek derecede güçsüzleşmesinden kaynaklandığını ileri sürer.
Psikanaliz Tekniği Nedir?
Psikanalizin temel öğelerini açıkladıktan sonra, psikanaliz tekniğinin ne olduğu ve nasıl ilerlediğini incelemek gerekir. Psikanaliz tekniğinde, bireyin yaşadığı psikolojik sorunların tedavi edilmesi amaçlanır. Bu teknikte sorunları olan kişi, bir kanepeye yatırılır ve bu sırada onun anılarına ve çocukluğuna inilmeye çalışılır. Bu sayede bilinçaltının keşfedilmesi ve bu keşif ile bireydeki sorunların temel nedeninin anlaşılması hedeflenir. Klasik psikanaliz tekniğinde seanslar genellikle birkaç yıl boyunca haftalık 2 ila 5 seans arasında uygulanır. Bu sıklığın ve süre uzunluğunun nedeni, bilinçaltının çok derin ve ulaşılamaz olması ile kişinin bu alana girilmesinde gösterdiği savunma mekanizmasının kırılmaya çalışılmasıdır. Terapist, psikanaliz tekniğini uygularken mürekkep lekesi, rüya yorumlama, parapraxlar ve serbest çağrışım gibi tekniklerden yararlanır.
- Mürekkep Lekesi: Bu teknikte terapist kişiye aslında herhangi bir şekli olmayan farklı mürekkep lekeleri gösterir ve bu lekelerde ne gördüğünü söylemesini ister. Kişi bu lekelere baktığında bilinçaltında yatan şeylerle farklı benzetmeler yapar. Bu da kişinin bilinçaltında yatan şeyleri bulmak açısından etkili bir yöntemdir.
- Rüya Yorumlama: Freud, rüyaların kişinin bilinci ve bilinçaltı arasında bir köprü olduğunu ileri sürer. Bu teoriden hareketle terapist hastanın rüyalarını anlatmasını ister ve bu rüyaları yorumlayarak kişinin bilinçaltını keşfetmeye çalışır.
- Paraprax: Halk arasında dil sürçmesi olarak nitelendirdiğimiz durum, psikanalizde Freudyen sürçmeleri olarak isimlendirilir. Bu teknikte kişinin istem dışı olarak söylediği ifadelere dikkat edilir. Kişinin anlatım esnasında cümle akışına uygun olmayan ama ağzından çıkan bir kelime ya da cümlenin bilinçaltının açığa çıkması ile ilişkili olduğu düşünülür.
- Serbest Çağrışım: Bu teknikte danışan, terapi amacının uygunluğuna bakmadan aklına gelen tüm düşüncelere herhangi bir filtre uygulamadan gelişigüzel bir şekilde konuşur. Terapist ise bu cümleleri analiz ederek kişinin bilinçaltı ile ilgili veriler elde etmiş olur.
Psikanaliz Kişiye Neler Kazandırır?
Psikanalizin kişiye sağladığı en büyük kazanımlardan biri, yaşam süresi boyunca deneyimlediği ancak bilinçaltına ittiği tüm düşünce ve durumları hatırlamasıdır. Bu anımsamalar kişinin bütünsel farkındalıkları ile iç dünyasında olanlar arasındaki bağlantıları ve bu bağlantının yaşamı içerisindeki ilişkilerine, davranışlarına ve sorunlarına ne şekilde neden olduğunu görmesini sağlar. Bu kazanım “içgörü” olarak tanımlanmaktadır. Kişide içgörü oluşumu ile, bilinçaltında tutulan düşüncelerin bilince ulaştırılması gerçekleşmiş olur. Kişinin içgörü kazanımı ile birlikte bilinçsizce yaptığı davranışlar sonlanmaya başlar ve kişi tüm düşünce ve davranışlarını bilinçli şekilde yönetebilir. Kişi, bilinçaltını keşfetmesi ile özgürleşerek kendi yaşamının öznesi olmaya başlar. Kendi yaşamının öznesi olan kişi, olayları ve yaşamında gerçekleşen durumları daha kolay kabullenerek kendi seçimlerinin sorumluluğunu ve sonuçlarını üstlenir ve bu da kişinin daha sağlıklı ve özgür bir şekilde yaşamasını sağlar. Psikanalizin kişiye sağladığı en önemli kazanım da bu özgürlük ve bilinçaltından bağımsızlaşma halidir.
Psikanaliz Kimlere Uygulanabilir?
Psikanaliz bir tedavi tekniğidir. Ancak her birey, bir psikolojik sorunu olsun ya da olmasın, kendi ruhsal gelişimive bilinçaltı keşfi için bu yönteme başvurabilir. Yaşamında başa çıkamadığı ruhsal sorunları olduğunu düşünen, farklı psikolojik semptomlardan şikayet eden, tekrar eden sorunlarla baş etme güçlüğü çeken ve bu nedenle kendisini çaresiz hisseden herkes psikanaliz yönteminden yararlanabilir. Aynı zamanda günlük yaşam içerisindeki iş hayatı sorunları, üretkenliğin azalması, yaşam amacının kaybedilmesi gibi sorunlarda da psikanaliz yönteminden yardım alınabilir. Yaklaşık yüz yıllık bir tedavi yöntemi olan psikanaliz yalnızca yetişkin bireylerde değil, çocuklarda ve ergenlerde de başarı ile uygulanmaktadır. Çocuk ve ergenlerde davranış sorunları, uyum problemleri, psikosomatik dertlenmeler üzerinde uygulandığında oldukça başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir. Bu yaş grubundaki psikanaliz uygulamalarında yüz yüze görüşme, oyun terapisi ve sanat terapisi gibi tekniklerden yararlanılır. Psikanalizin çocuklar üzerindeki başarısı, tekniğin temelde iç dünyadaki “çocuk” ile iletişime geçmesinden de kaynaklanır.
Herhangi bir ruhsal probleminiz olduğunu düşünüyor ve bu konuda bir destek almak istiyorsanız tibbipsikoloji.com üzerinden bizimle iletişime geçebilirsiniz. Online kanallar dışında telefonla da bizleri arayarak destek alabilirsiniz. Uzman ekibimiz ve profesyonel yaklaşımımız ile, tüm psikolojik destek ihtiyaçlarınızda sizlerin yanındayız. Psikanaliz, psikoterapi, aile terapisi, çocuk terapisi gibi birçok terapi yöntemi ile anksiyete, depresyon, duygu odaklı terapi, ilişki ve evlilik sorunları gibi tüm sorunların çözümü için destek vermekteyiz.